Logo de Turquie Européenne

Tur’banned

Cuma 6 Şubat 2009, yazan Selçuk Sarıyar

1950 seçimlerinde toprağı olmayana toprak sloganıyla bir köye giden milletvekili adayına sorar yaşlı köylü, ’Ne zaman olacak bunlar beyim’ diye. Vekil adayı da hemen cevaplar: ’’Her seçimde azizim, her seçimde !’’

Yerel seçime hazırlık antremanları mı dersiniz, ekonomik durum ve terör olaylarının üstünün bir şekilde örtülme çabası mı dersiniz, ne derseniz deyin ancak her özgürlüğün önünde ki yasakların kaldırılmasında olduğu gibi başörtüsüne de özgürlüğün verilmesi gerekliliğine inanıyorum. Seve seve ve insan onurunun gerektirdiği şekilde, siyasal iktidarın bu yönde ki özgürleştirme çabalarının yanındayım. Yasaksız bir ülke (!) sloganıyla yola çıkan AKP’den tek beklentim, başörtüsü konusunda - siyasal simge olsa bile - gösterdiği tavrı kadın hakları, azınlık hakları, eşcinsel hakları konusunda da hiç yokuşa vurmadan göstermesi.

Türban konusu toplumsal bir sorundur. Hak veriyorum ! Her ne kadar son günlerde yine birileri istatistiğe vurup toplumun yüzde bilmem kaçının (çok küçük bir diliminin) ilk sorununun türban olduğundan dem vursa da, türban önümüzde duran ve çözülmeyi bekleyen bir sorundur. Bunun çözümü ve çözümsüzlüğü her ne kadar oy avcılığına dönüştürülse de, siyasal simge haline getirilse de, laikliğin yıkılmasının ilk adımı olarak gösterilse de, tülbent mi türban mı, başörtüsü mü her ne olursa olsun, bu konu çözülmesi gereken bir sorundur.

Kişisel görüşüm, kılık kıyafete bakılarak hiç kimsenin hizmet alımı veya dağılımı sırasında ayrımcılığa uğramamasından yanadır. Çünkü absürddür. Hizmet alımı ve dağılımı işi hak edene, ihtiyacı olana göre olmalıdır. Bu nedenle üniversiteye girmenin ölçütü kılık kıyafet değil, üniversitenin varlık sebebine uymak ya da uymamaktır. Çünkü üniversite dinin, mezhebin, milliyetin, rengin, dilin savunulduğu yer değil, sorgulayıcı düşüncenin savunulduğu yer olmalıdır. Ayrıca üniversiteye başı kapalının girişi kadar imam hatip liselerinde de başı açık kız öğrencilerin girebilmesi gereklidir. Çünkü asıl önemli olan ‘gencecik kızların başlarını, türbanlı ya da türbansız, dik tutabildiği bir dünyadır.’ Peki türban Kuran’da var mıdır ? Laiklik elden gidiyor mu ? Şeriatın ayak sesleri duyulmaya mı başladı ? Mahalle baskısı var mı ? Anayasa değişikliğinden sonra bu baskı artacak mı ? Geçelim bunları ! Laik kesim laikliği koruma içgüdüsünden, dindar-dinci kesim dinciliği arttırıcı, halkı muhafazakarlaştırıcı hareketlerden kurtulsun.

Başörtüsünün yasaklarla savaşında başörtüsü özgürlüğünün yanında tavır sergilensin,’’eyvallah !’’ Ama bununla birlikte insan onurunun gerekli kıldığı diğer konular da es geçilmesin. Bir bakan çıkıpta ’’eşcinsel de hak istiyor, ne yani ona da mı hak verelim’’ demesin. Yoksa ne farkı kalır ’’eşcinsellik dinimizce günahtır, eşcinsel olan asılır’’ diyen İranlı bakandan ? Yoksa hakikaten İran’a mı benziyoruz ? Peki Malezya ? Geçiyorum !...

Yine kişisel kanaatim, siyasal iktidar çoğu zaman bu konuda ki tavırlarıyla toplumun her kesiminin özgürleştirilmesi konusunda bana pek ümit vermese de, yan etkilerle birlikte özgürlükler için mücadelelerin harekete geçirilebileceğinden ümitliyim. Siyasal iktidar eğer bu durumu sadece dini, mezhepsel özgürlük için kullanır ve toplumun ezilen, haksızlıklara uğrayan diğer kesimlerini sadece küçük açılımlarla (!), hoş sözlerle avutma yoluna girerse, türban düğüm olmakla kalmaz AKP’nin boynuna dolanır, Türkiye siyasal tarihinde hoş bir seda olarak yerini alır. Siyasal iktidarın baltayla saat tamirine girişmesi büyük bir hata olur ki, toplumda ki çatlakları ve karşıtlıkları arttırır.

Peki AKP şimdiye kadar nasıl bir izlenim bıraktı? Şöyle ki, Alevi açılımı meğer kadınların kapanmasının kamuoyuna sunulmasının ön hazırlıklarıymış. Şu an baktığımızda türban konusunda en büyük tepkiyi veren kesim Aleviler olarak görülmekte. Eğer ki AKP’nin Alevi açılımı söylemi olumlu sonuçlansaydı türban konusunda meydanlarda bu kadar da tepki göremeyecektik, daha bir sessiz sedasız geçilecekti uygulamaya gibi gelmekte bana. Bununla birlikte Alevilerin yanı sıra bu olayı takip eden sol, özgürlükçü kesimler de ’’acaba’’ demeye başladı. ’’Acaba AKP hakikaten özgürlükçü mü ?’’ Böylece türban konusunda gelen tepkiler daha da yumuşatılmış oldu.

İktidarın, toplumun her kesiminin bu konuda fikrini alması gerekmekte. Öğretim üyelerinin, üniversite öğrencilerinin, en azından uygulamanın nasıl yapılabileceği konusunda, görüşleri alınarak uygulamanın nasıl yapılabileceği konusunda fikir alışverişi yapılabilir. Ancak iktidarın şu ana kadar yaptığı, ’’saksağanın alı mı çok karası mı çok’’ deyip ortalığı bulandırmak ve gündemi farklı konulara çekmek. Ki hatta ilk başta belirttiğim gibi türban konusu da başka konuların üstünü örtmek, halkın farkındalığını azaltmak amaçlı da ortaya atılmış, aynı anda iki üç kuşu birden vurma çabası olabilir. Görünen de odur.

Empati gerekir

Gelelim türbana ! Türban, yüzyıllardır tehlikeli görülen kadının dizginlenme aracı, bedeninin dogmatik söylemlerle hapsedilmesi, mahkum edilmesidir. Ve artık türban, artık saçı gizlemekten daha öte bir şeydir. Aslında belki de kadını hapseden saçları ve bu hapisliği gizlemeye çalışan da örtüdür. Ya da evdeki baba, koca zulmünün çıktılarının dış dünyadan gizlenmesidir.
Ancak tüm bunlar, başı kapalının üniversiteye girmesinde engel teşkil etmemelidir. Bunu savunmam kendimle tezat oluşturmama sebep görünebilir. Bu noktada empati gerekir. Politikacının oy avcılığı nedeniyle siyasal simge olarak kullanması nedeniyle engellenmeye çalışılan bu örtüye bir de o örtüyü takan kişinin düşüncesiyle yaklaşma gereğine inanırım. ’’Söz söylemek için önce dinlemek gerekir ; bir kişi hakkında yorum yapmak için ise önce onu tanımak, onun kendisini nasıl tanımladığını, neden öyle yorumladığını bilmek gerekir.’’ Çerkezsem, Türksem, Kürtsem, Aleviysem, Yahudiysem, Ermeniysem tüm bunlar benim o kimlikten olma inancımla alakalıdır, ki ben kendimi bir şekilde tanımlıyorsam veya nereye ait hissediyorsam karşımdaki kişinin beni başka bir yere koyma çabaları nafiledir, iki taraf içinde kışkırtıcıdır. Ben başörtüsü, türban takıyorsam ve bu kendimi öyle ifade etme isteğimden ileri geliyorsa, artık beni başka şekile sokmanıza gerek yoktur. Şimdiye kadar bu toplumun çektiği tüm sıkıntılar zaten başkaları tarafından şekile sokulması, başkaları tarafından gruplaştırılması, başkalarınca tanımlanmasından kaynaklanmıştır. Değil midir ki, Kürt sorunu Kürt olmayanlarca yapılan Kürtlük tanımı ile büyüdü, değil mi ki Alevilik sadece Ali’yi sevmek ve benzeri tanımlarla küçük kaplara sığdırılmaya çalışıldı, sorunlar böylece daha da artmadı mı. Özgürlükleri ne kadar kısıtlarsak o kadar acı sonuçlara gebe oluyor bu topraklar.

Peki çözüm ne ? Tüm bu kördüğümleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmek yerine insan hakları çalışmalarının arttırılması, okullarda, üniversitelerde insan hakları, demokrasi, eşitlik derslerinin verilmesi daha mantıklı gelmiyor mu sizin için de? Türbanı, başörtüsünü engelleyerek değil de, inancın gereği olmadığının, kültürel bir bağımızın olmadığının anlatılarak, paylaşılarak çözülmesi daha iyi bir yol gözükmüyor mu sizin için de ? ’’Tecavüze uğramak istemiyorsan örtün, kapan, çarşafa gir’’, ’’akşam sokaklar tehlikeliyse, sokağa çıkma’’ anlayışlarının insanların beyninden atılmasının yasaklarla olmayacağını göremiyor musunuz? O zaman hediye ediyorum size yakın ve uzak gözlüklerimi ! Bu ortamın oluşmasını engellemek yerine, bu duruma getirdikten sonra yasaklar koymak insanları provoke etmekten, toplumda karşıtlıklar oluşturmaktan başka bir şey değildir. Öncelikle bu ortamın kaynağı neresiyse onların düzeltilmesi gerekir.

Son söz yerine : inançları, dini, milliyeti, rengi, mezhebi, dili, cinsiyeti değil ama sorgulayıcı olmayı, insanlığı, bilimi savunan yerleri oluşturmak gerekir ki, üniversiteler de bu yerlerin başında gelir. Aksi taktirde, üniversiteler ve bu toplum, bu tür girdaplar içerisinde hiçbir yere varamaz.

Peki ne zaman düzelir yanlışlıklar ? Ne zaman kavga sözcüklerinin yerini alır insan sevgisi ? Ne zaman çözülür sorunlar ? Ne zaman mutlu olur insanlar ? Ne zaman evlerine kömür, yiyecek, giyecek alabilirler ?
Tabi ki: ‘her seçimde azizim, her seçimde!’

Télécharger au format PDFTélécharger le texte de l'article au format PDF

Web'deki yenilikler

SPIP | iskelet | | Site planı | Site yaşamını izle RSS 2.0